Farkındalık

“Işık ver, yolu onlar bulurlar”

Füsun Rynart ile yolumuz yıllar önce kesişti. İlk buluşmamızda hayata ne kadar benzer noktalardan bakıyor olduğumuzu keşfettik. Beraber düzenlediğimiz etkinlikler hep çok keyifli ve bereketli oldu. Füsun, kişisel gelişim ve ruhsallık alanında bir çoğumuzun kitaplardan videolardan takip ettikleri isimlerle birebir tanışıp onlardan eğitim aldı. Bu isimlerden arasında ünlü motivasyon konuşmacısı Tony Robbins, Ferrarisini Satan Bilge Robin Sharma, NLP üstadı Richard Bandler ve nicesi yer alıyor. Hollanda’da yaşayan Füsun ayrıca kendine özgü tekniğiyle pek çok farklı ülkeden kişiyle şifa çalışmaları gerçekleştiriyor. Belli aralıklarla da Türkiye’ye gelip bireysel seans ve atölye çalışmaları veriyor. Sevgili Füsun ile yurtdışında şifacı olmak, bu alandaki ünlü isimlerle tanışmak ve yeni projeleri hakkında konuştuk.

Pek çok ülkeden alanının lideri kişilerin eğitimlerine ve çalışmalarına katıldın. Bu gözlemlerin sana gibi farkındalıklar kazandırdı?

Ben vizyonunu geniş tutmayı seven, yabancı bağlantılar kurmaktan ve yeni kültürler, insanlar tanımaktan hoşlanan bir yapıya sahibim. Önüme çıkan fırsatları iyi değerlendirdim, hayallerimin peşinden gitmek için kariyerimle ve yaşantımla ilgili ciddi bazı kararlar aldım ve yola çıktım…Bu insanlardan eğitim alabilmek, onların enerjisi ile buluşmak vizyonumu daha da genişletti diyebilirim. Tabii uluslararası alanda kurduğum dostluklar benim için en güzel tarafı.

KARARLI VE MÜTEVAZI ŞİFACILAR

Doreen Virtue, Richard Bandler, Tony Robbins, Les Brown ve niceleri… Sence onları bu kadar özel kılan ne?

Bana göre imkânsız kelimesini tanımayan, yılmayan insanlar. Hayalleriniz varsa sonuna kadar peşinden gideceksiniz. Hayat her zaman toz pembe imkanlar sunmaz insana. Gördüğümüz zorluklarda arkamızı dönüp kaçarsak başladığımız noktaya geri döneriz.

Birincisi yılmamış olmaları… İkincisi yapabileceklerine inanmaları… Üçüncüsü kararlılık…

Bunlar insanları başarıya götürüyor. Son bir şey de ne oldum delisi olmamak, mütevazılığını koruyabilmek… Yüksek egoyla başa çıkabilip şımarmamak ki bulundukları konumda daha uzun ağırlasınlar…

Onları görünce insan, “Ben yapamam” mı diyor yoksa “Onlar yaptıysa ben de yaparım” mı?

Hikayelerini dinlediğinde, onlar yaptıysa benim hayli hayli yapmam lazım diyorsun.

Senin yolculuğun nasıl başladı?

Benim yolculuğum 15 sene önce, kendi içinde bulunduğum birtakım sıkıntılarla ve bunların üstüne İstanbul’daki ailemden gelen tatsız sağlık haberleri yüzünden başladı ve tetiklendi. Çok yollar aştım diyebilirim. Babamın sağlık sorunları yüzünden ruhani yanımı keşfettim, önce dualar, sonra melekler, ruhsal rehberlerden aldığım destekler derken, bir baktım 20 yılımı verdiğim kurumsal kariyerime veda edip Tony Robbins’in peşine düşmüşüm. Şifa, NLP, meditasyonlar derken Başarı Koçu olmuşum. Zaten bütün bu süreci ve hikayemi bir kitapta topladım ve inşallah bu sene bitmeden piyasaya çıkıyor. Ben de kendi hikayemle insanlara bir parca ışık olabilirsem ne mutlu bana.

“HERKES ŞİFALANDIRABİLİR AMA HER ŞİFACIYIM DİYEN ŞİFACI DEĞİLDİR”

Sence şifacı diğerlerinden farklı mıdır yoksa herkes şifacı mıdır?

Bence her şifacı birbirinden farklı olsa da özümüzde hepimiz birer şifacı olarak doğuyoruz. Aslında düşünürsek, karşımıza çıkan her insan bizi şifalandırmıştır. Ama sözle, ama saçımızı okşayarak, ama bizim derdimizi dinleyerek ya da katıldığımız çalışmalarda bunu profesyonel olarak yaparak. Bu işin bir tarafı… Diğer tarafı da tam tezat; her şifacıyım diyen de şifacı olamıyor.

Enerjisini ve kalbini doğru kullanması çok önemli. Eğer senin derdin meşhur olayım, bu işten iyi para da kazanayım, işi ticarete dökeyim ise sistem seni bir şekilde kapı dışarı ediyor bir süre sonra. Gönül vermek çok önemli. 

Şifa bana göre gönül işi… Sen o insan için kalben üzülüp hatta şifa verirken dahi kalbinden bir iki damla gözyaşı dökebiliyor musun ve öğrendiğin her ne ise, o işte yeteri kadar tecrübeli olup o insana fayda sağlayacağına inanıyor musun? Kimi bir psikolog gibi dinler, kimi yatalak adamı kaldırır yürütür, kimi enerjisel rahatlatır. Çeşit çeşit şifa ve şifacı var. Önemli olan bu işe kalbini koymak, mütevazı olmak ve yaptığın işi en iyi şekilde yapabilmek için çabalamak. Bence şifacı ceketini giymek kolay değil çünkü bazen yorucu da olabiliyor onca kişinin derdiyle ilgilenmek.

Hiç kurumsal günlerini özlediğin oluyor mu?

Kurumsal hayatım çok yoğun ve iş seyahatleri ile doluydu. Tamamen vedalaştığım ilk zamanlar biraz bocaladım açıkçası çünkü evden çalışmaya başlamıştım. Şirket hayatı gibi ille de giyin süslen, topukluları ayağına geçir, bütün yönetimle toplantı masalarında oturup kafa yor durumu kalmamıştı. Neyse ki sonra pek çok uluslararası eğitime katılmaya başladım. Bu seyahat kısmını tatmin etti. Eğitimler vermeye başladım sırf danışmanlık ya da bireysel seans dışında. O zaman da yeniden süslenmeye başladım.

Geleceğe dair hedeflerin neler?

Hedeflerin seni korkutmalı. Benim en büyük hayalim Türkiye’de bir “Şifa Köyü” kurmak. İhtiyacı olan gelsin şifalansın, kafasını dinlesin, dertlerinden arınıp tertemiz bir enerjiyle evine dönsün. Hafta sonu kaçamağı yapsın, meditasyonlara katılsın, enerji çalışmalarına katılsın vb… Onun dışında büyük sahnelerin peşindeyim… Hayırlısı diyelim…

Yurt dışında Türk bir şifacı olmak nasıl bir his? Avantaj ve dezavantajları var mı?

Sanırım bu kişiden kişiye değişebilecek bir durum. Eğitim, tecrübe, bağlantılar ve nereye odaklanmak istediğinle ilgili…Ben uluslararası platformlarda kendime kapılar açmayı başardığım için yurt dışındaki farklı ülkelerde yabancı danışanlarım çok daha fazla.

Fakat alınan eğitimler ve tecrübelerle Türkiye’deki insanlar için de çok güzel şeyler yapılabilir. Şahsi olarak ben gidip geldikçe Covid 19 öncesi eğitimler vererek bir şekilde bu durumu desteklemeye çalışıyordum ama sonuç itibari ile geri döndüğün için kurduğun bağlantılar çoğunlukla burada kurdukların kadar kuvvetli olmayabiliyor. İnsan ikiye bölünüyor. Ben bunun sıkıntısını yaşadım ve yaşıyorum, özellikle sosyal medya platformlarında… Dil sıkıntı yaratıyor. Yabancı dilde paylaşım yapsan çoğu Türk vatandaşı anlayamıyor, şikâyet ediyor. Türkçe paylaşım yapsan, yabancılar çevirilerin doğru olmadığını söylüyor. Hangi dilde yapsam ve hangi tarafa daha çok kanalize olsam diye arada kaldığım oluyor.

Uluslararası alanda hep yabancı şifacılar, kişisel gelişim uzmanları var. Sence bu nasıl değişir?

Belki de bilgimize, tecrübelerimize daha fazla güvenmemiz lazım ve yabancı dil bilgisi şart. Bir şeyi istersen evren onu yaratmak için çabalarmış. Farklı kanallarla sürekli bağlantı haline geçerek, yabancı eğitimlere katılıp çevreni genişleterek ismimizi duyurmak mümkün geliyor bana.

Uluslararası tanınırlığa sahip bir şifacı nasıl çıkar? Nasıl bir yol izlenmeli?

Yukarıdaki cevabıma benzer bir cevap olacak bu. Yabancı müşteriler bulup, yaptığınızı öyle iyi sunmalısınız ki ağızdan ağza isminiz yayılsın. Sürekli çevrenizi genişletmeniz lazım. Ve yine aynı şey; özellikle iyi derecede İngilizce bilgisi ve yurtdışı bağlantılar çok önemli. Tabii yaptıklarınızın ortaya çıkardığı sonuçlar da. Bu da geri dönüşlerle belli olacaktır zaten.

Türk ve yabancı danışanlarla çalışıyorsun, aralarında fark var mı? Ya da benzerlikleri neler?

Açıkçası var bazı belirgin özellikler…Yabancılar randevusuna sadıktır. Profesyoneldir. Fiyatını söylersin işine gelir ya da gelmez, randevusunu ona göre yapar, son dakika iptal etmeye kalkmaz. Seanslar bittikten sonra da yoluna devam eder. Sıkıntısı olursa gelir yeniden randevu alır. Türk danışanlarla, -sözüm meclisten dışarı olsun- elini verdin mi kolunu alamadıkların oluyor. Sanki 2-3 seans yapıp onların ücretini ödedikten sonra ömür boyu onların şahsi terapisti oluyorsun. Ve bazen randevularına sadık kalamıyorlar. Fiyatla ilgili bütün hayat hikayesini anlatanlar da olmadı değil. Ne zaman hazırsanız o zaman. Ben hep buralardayım, sıkıntı yok…

Biliyorsun dergimizin adı Mümkün, sence “mümkün”ün tanımı ne ve senin için bir cümleyle ne/neler mümkün?

Mümkün cok güzel bir isim çünkü gerçekten her şey mümkün. Louise Hay’in dediği gibi, all is possible, her şey mümkün…Gayret edip, duygularınızı kontrol etmeyi öğrenip, doğru strateji ile yola koyulduktan sonra başarılmayacak şey yok gibi geliyor bana bir Şifacı ve Başarı Koçu olarak. Çok teşekkür ederim bu imkânı bana sunduğun için… Ben de kendi hayat mottomla bitireyim bu güzel röportaj: “Işık ver, yolu onlar bulurlar…”

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

damla_selin_tomru
Reklam ve halka ilişkiler alanında 12 yıl çalıştıktan sonra yaşam amacını keşfetme yolculuğuna çıktı. Bu yolculuk ona iki kitap, yeni bir alanda hizmet imkânı, kadim yerlere tur organize edebilme ve bu alanda röportajlar yapma hediyesini verdi. Heyecanla yeni hediyeleri bekliyor.