Farkındalık

İçimizden biri: İçimizdeki Çocuk-1

Kişisel gelişim alanında sık sık duyduğumuz “İçimizdeki Çocuk” kavramı, psikoloji disiplininde “Çocuk Modları” olarak karşımıza çıkıyor. Bizimle birlikte yaşayan ve bilinçaltımızı şekillendiren bu iç çocuk hayatımız boyunca karşımıza çıkacak bir olgu. 

Bizler çocuk modlarımıza göre yani 0-7 yaş bandındaki algılarımıza göre hayatı anlamaya ve onu yaşamaya çalışıyoruz: Kısır döngülerimizi anlamaya çalışırken, kırgınlıklarımızla, kırılganlıklarımızla, öfkelerimizle başa çıkmaya çalışırken… İşte tüm bunlar içimizde bizimle yaşayan çocuğun sevme, sevilme ve onay görme ihtiyacıyla ilgili birer iç çocuk meselesi.

Çocuk ve Ergen Psikiyatrı Doç. Dr. Neslim Güvendeğer Doksat, Klinik Psikolog Dr. Petek Batum Akgün ve Profesyonel Koç, dünyaca ünlü Louise Hay öğretilerinin hem koçu hem de kurumsal eğitmeni olan Ceyda Tüfekçi ile çocuk modlarını farklı pencerelerden inceledik. 

İçimizdeki Çocuk başlıklı serimizin ilk röportajını Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Klinik Psikolog Dr. Petek Batum Akgün ile çocuk modlarını konuştuk.  

Kişisel gelişim alanıyla daha fazla gündeme gelen “içimizdeki çocuk” terimi aslında şema terapinin “çocuk modları” alt başlığında detaylı bir şekilde inceleniyor. 

Şema terapi nedir öncelikle?

Bizi büyüten, yetiştiren kişilerle olan (ki bunlar çoğunlukla ebeveynlerimiz olur) erken dönem yaşantılarımız sonucu hepimiz kendimizle ilgili birtakım düşünceler, inançlar ve beklentiler geliştiriyoruz. Bu inançlar bizim dünyayı, hayatı, diğer insanları ve kendimizi anlamlandırma şeklimizi belirliyor. Psikolog Jeffrey Young ve arkadaşları geliştirdiğimiz bu hayat kurallarına “şema” adını veriyor. Bir nevi kalıplar diyebiliriz. Ebeveynlerimiz, kardeşlerimiz ve akranlarımızla olan incitici deneyimler sonucu öğrenilen şemalar bebeklikten başlayarak gelişir ve yaşam boyu sürerler. Şema teorisinde 18 farklı şema alanı tanımlanmıştır. Bunlardan bazıları ve en sık rastladıklarımız arasında duygusal yoksunluk, terk edilme, başarısızlık, kusurluluk ve sosyal izolasyon şemalarını sayabiliriz. 

Kişinin davranışları, düşünceleri, duyguları ve diğerleri ile ilişkilerini birçok şema belirleyebilir, buna rağmen tüm şemalar aynı zamanda etkin olmayabilir. Bazı şemalar etkinleşirken bazıları uykuda kalır. Şema Modu kişinin o andaki etkin şemalarını temsil eder. Bir şema modu, “kendimizin içinde” bir “yan”dır. Bizim bir tarafımızdır. Kişi bir diğer şema moduna geçtiğinde daha önce uykuda olan bir başka şema etkinleşir. 

Nedir bu çocuk modları? Kaç tane var?

Hepimiz zaman zaman bir çocuk gibi hissederiz ve davranırız. Çevrimizi ve diğer insanları algılayış şeklimiz bir çocuğunkine benzediği zamanlara veya hallere Çocuk Modları denir. Yani içimizdeki çocuk, bir başka deyişle çocuk tarafımız devreye girer. Çocuk modları genellikle yakınlık, güvenlik gibi temel ihtiyaçlarımız tehdit altındayken ortaya çıkar.  

4 farklı çocuk modumuz vardır. Bunlar: İncinmiş çocuk, kızgın çocuk, dürtüsel/disiplinsiz çocuk ve mutlu çocuk. Bu modlara kişiler kendi seçtikleri adları da verebilirler. Örneğin, incinmiş çocuk için “yalnız tarafım veya yalnız Ayşe” demeyi seçebilir. 

Nerelerde ortaya çıkar?

Çok yoğun duygular hissetmeye başladığınızda çocuk modları aktif hale gelir. Çocuk modundayken üzüntü, öfke veya yalnızlık gibi duygularla baş etmekte zorlanırız. Bu duyguları ortaya çıkaran her türlü yaşam olayı çocuk modlarını da devreye sokar. Bunlar genellikle, reddedilme, terk edilme veya güvende hissetmeme gibi durumları içeren yaşantılardır. Örneğin, iş yerinde yöneticimiz bize geri bildirim veriyorken ve bu biraz da olumsuz bir geri bildirimse ve bir anda ağlamaya başlıyorsak çocuk moduna girmişiz demektir.

Hangi çocuk modu neye tepki verir?

Tüm çocuk modları aslında aynı şeye, karşılanmamış ihtiyaçlara tepki verir. Fakat bireysel farklılıklarımız farklı çocuk modlarını görünür kılar. Örneğin, reddedilme durumu bir insanda kırılgan çocuk modunu aktive ederken bir başka kişi de kızgın çocuk modunu ortaya çıkarabilir. İncinmiş çocuk modu utanç, yalnızlık, korku, mutsuzluk veya tehdit altında hissedilen yaşantılar sonucu devreye girer. Kızgın çocuk modumuz öfkelendiğimizde aktif olur. Örneğin partnerle yaşanan bir tartışma sonucu gidip bir şeyleri kırıyorsak kızgın çocuk modumuz aktifleşir. Dürtüsel/disiplinsiz çocuk modunu kontrolsüz ihtiyaç tatmini olarak düşünebilirsiniz. Bütçemiz yeterli olmadığı halde bir şeyleri satın almaktan vazgeçememek veya gelişigüzel/korunmasız cinsellik bu moda örnek davranışlar olabilir. Burada bir şeyin altını çizmekte fayda var, her öfke veya her dürtüsel davranış bir mod olarak görülmemelidir. Öfke doğru kişiye ve dozundaysa gayet sağlıklı bir duygudur, öfkemizi ifade etmemiz sağlıklıdır. Modlar söz konusu olduğunda bahsettiğimiz durum karşılanmayan ihtiyaçlarımızdır. Bu nedenle, aslında kızgın ve dürtüsel çocuk modlarının temelinde de kırılgan veya incinmiş çocuk modu vardır. Esas önemli olan o içimizdeki incinmiş çocuğa ulaşabilmektir. 

Temel duygusal ihtiyaçlarımız nelerdir?

Güvenli bağlanma, yani başkaları tarafından kabul görme ve sevilme ihtiyacımız, yeterlilik ve kimlik duygusu, özgürlük, yani ihtiyaçlarımızı ve duygularımızı ifade edebilmek, spontanlık ki bu eğlence ve keyif alınan aktiviteleri içerir ve son olarak gerçekçi sınırlar temel duygusal ihtiyaçlarımızdır. 

Peki bu modları içimizdeki çocuk nasıl sahipleniyor? Bir travmayla mı, tekrar eden ebeveynlerinin davranışlarıyla mı? Neden ortaya çıkıyor yani?

Bir önceki sorudaki adlandırdığımız karşılanmamış temel ihtiyaçlarımız şemalarımızı ortaya çıkarıyor. Modlar da zaten şemalarımızın tezahürü, kendini gösteriş biçimi. Örneğin, aşırı eleştirel ebeveynlerle büyütülmüşsek yetişkinlikte eleştiri konusunda çok hassas olabiliriz, eleştirildiğimiz durumlarda aniden öfkelenebiliriz ve kızgın çocuk modumuz ortaya çıkabilir. Bazen dediğin gibi travmatik yaşantılar sonucu da ortaya çıkabilir, çünkü travmada da kişinin temel bütünlüğüne ve güvenlik algısına saldırı vardır. 

40 yaşındayken bile reddedilme, yok sayılma, alay edilme duyguları ile karşı karşıya geldiğimizde nasıl oluyor da 5 yaşındaki halimiz ortaya çıkıveriyor?

Çünkü şemalar ve şemalarla bağlantılı çocuk modlarımız çok güçlü ve değişime dirençli mekanizmalar. Erken dönem yaşantılarımızda öğrendiğimiz ve bildiğimiz şeyler çerçevesinde yetişkin hayatımızdaki olayları algılıyoruz ve değerlendiriyoruz. Bu nedenle 40 yaşında reddedildiğimizde, 5 yaşında yaşadığımız reddedilme durumunda hissettiğimiz aynı duygular ortaya çıkıyor. Çocuk modunun denmesinin sebebi de bu aslında. 40 yaşındayız, ama 5 yaşında verdiğimiz tepkiyi veriyoruz. İçimizdeki incinmiş çocuk veya kızgın çocuk ortaya çıkıyor. Bu nedenle de çocuk modlarını anlamadan yetişkin kendimize yardımcı olamayız. 

Yoksa zaten hep o modlarla mı yaşıyoruz? Buradaki mekanizma nedir?

Evet, modlar hep bizimle. Öğrenilmiş tepkiler yetişkinlik hayatımızda da devam ediyor. Yetişkin olunca çocukken öğrendiğimiz, bize tanıdık gelen yoldan, yani bildiğimiz yoldan gitmeye devam ediyoruz. Örneğin, küçümseyen ve kusur bulan ebeveynlerle büyümüşsek ki bu incitici bir yaşantıdır, yetişkin yaşamımızda da kusurlarımızın altını çizen partner seçimlerinde bulunabiliriz. Böyle bir ilişki içindeyken de incinmiş çocuk modumuz sık sık ortaya çıkacaktır. 

Bunları nasıl fark ederiz? 

Eğer belirli kısır döngüler yaşıyorsak, bu eş/partner seçiminde olabilir (hep eleştirel partnerleri seçmek gibi) veya sık sık belirli duyguları yaşıyorsak ve bu olumsuz duygularla baş edemiyorsak, bu durum bizim hayatımızı iş performansı, kariyer veya ilişkiler anlamında sekteye uğratıp tıkanıklıklara yol açıyorsa fark etmek çok zor değildir. Kendi kendimize halletmekte zorlanıyorsak şemalar ve ilişkili modları çalışmak için profesyonel destek, yani psikoterapiye başvurabiliriz. 

Bir de çocuk modlarıyla birlikte ele alınan ebeveyn modları var. Yani bizim içimizde hem ebeveyn hem çocuk modları mı var?

Evet. Her çocuğun bir ebeveyni vardır değil mi? Bu anlamda çocuk modlarımızla beraber ebeveyn modlarımız da var. Bu modların da kökenleri erken dönem yaşantılarımızda yatar. Yeterince sevgi görmemek, sık eleştirilmek veya bazen başarı odaklı olmak ve mükemmeliyetçilik gibi ebeveynlerimizden gelen olumsuz davranışları içselleştirmiş, yani aşırı sahiplenmiş ve sorgulamadan doğru olarak kabul etmiş olabiliriz. Talepkâr ebeveyn ve cezalandırıcı ebeveyn olarak iki farklı ebeveyn modumuz var. Talepkâr ebeveyn sürekli bir şeyler beklerken cezalandırıcı ebeveyn hataları veya yanlışları sert bir şekilde cezalandırmaya çalışır. Bu modlar aktifken bir nevi içimizdeki çocuğa ebeveynlik yaparız. “Her zaman en iyisini yapmalıyım”, “Ben bunu hak etmiyorum”, “Ne kadar da aptalım” gibi cümleler içimizdeki ebeveynin sesidir; ya sürekli bizden gerçekçi olmayan şeyler talep eder ya da kendimizi cezalandırmamıza yol açar. 

Hangisinin hangisi olduğunu nasıl ayırt ederiz? Bu iki ayrı mod birbirine bağlı mı yoksa ayrı ayrı mı çalışıyor?

Ebeveyn modları genellikle incinmiş çocuk moduyla birlikte ortaya çıkar. Ancak bu modları ayrı ayrı ele almalıyız çünkü her birindeki ihtiyacımız farklıdır. Çocuk modlarımızı anlamaya çalışmak, korumak, sevgi ve şefkat göstermek gerekirken ebeveyn modlarının sesini kısmamız, sınırlandırmamız gerekir. Modlar aktive olduklarında ayırt etmek çok zor olmaz. Ebeveyn modu çocuğa hitap eden, ne yapması gerektiğini söyleyen ve hatasının altını çizen bir ebeveynin sesi gibidir, mesela “Sabaha kadar çalışmalısın,” gibi bir iç ses. Diğer taraftan çocuk modları zayıf, çaresiz, mutsuz, yalnızlık veya utanç gibi yoğun duygular içerir. 

Kendimizde bu modları nasıl anlarız? 

Çok güçlü duygular olduğu için modları fark etmek çok zor değil. Zaman zaman herkes yalnız, çaresiz, öfkeli veya dürtüsel bir çocuk gibi olabilir. Burada yoğunluk önemlidir. Yani bir moda sık sık giriyorsak bir modun o kişi için varlığından bahsedebiliriz. Kimsenin beni anlamadığını ve sık sık sevilmediğimi mi düşünüyorum ve yalnız mı hissediyorum? Bu sorunun cevabı çoğunluktaysa incinmiş/kırılgan çocuk modunuzun varlığından söz edebiliriz. Öfkelendiğimde sık sık kontrolü yitiriyorum ve bu durum bana ve ilişkilerime zarar mı veriyor? Öyleyse, kızgın çocuk modum var diyebiliriz. 

Bir başkasının modlarını da anlayabilir miyiz? 

Anlayabiliriz. Eğer karşımızdaki kişinin ufak nedenlerle alınıyor olduğunu ve çabucak incindiğini düşünüyorsak, bu kişide incinmiş çocuk modunun aktif olduğu anlamına gelebilir. Kızgın ve dürtüsel çocuk modunu da öfkeden ve düşünmeden yapılan davranışlardan tanıyabilirsiniz. Aklınızdan “gerçekten çocuk gibi davranıyor” düşüncesi geçiyorsa karşımızdaki kişinin çocuk modlarının devreye girdiğini söyleyebiliriz. 

Bu modlarla başa çıkmanın kısaca yollarını açıklayabilir misin? Neler yapmak lazım?

Başa çıkmak için öncelikle bu modları fark etmemiz ve tanımamız gerekiyor. Belirli bir çocuk modum hangi durumlarda ortaya çıkıyor, bu modda hangi duygulara ve düşüncelere sahibim, bu moddayken hangi anılarım tetikleniyor ve bu moddayken nasıl davranıyorum, hangi ihtiyaçlarım karşılanmıyor? Bu soruların hepsi, devreye giren modu tanımaya ve anlamaya yöneliktir. Modları tanıyıp ihtiyaçlarını anladıktan sonra, başa çıkmak için yetişkin tarafımıza ihtiyacımız var.  Çocuk modları, yetişkin tarafımızdan ihtiyacı olan sevgiyi, şefkati ve sınırı alırsa iyileşebilir. Yani çocuk modlarıyla başa çıkmanın yolu sağlıklı yetişkin modundan geçiyor. 

Çocuk modumuzun bize pozitif anlamda bir katkısı olabilir mi? Onunla anlaşabilir miyiz? Ondan nasıl beslenebiliriz?

Tabii ki olabilir. Onun sesini duymamız çok önemli. O bizim içsel pusulamız. Ancak içimizdeki çocuk modlarıyla temas kurduğumuzda yetişkin halimizi, kendimizi, duygularımızı ve neyi neden yaptığımızı anlayabiliriz. Bu hem bir farkındalıktır hem de beraberinde değişimi getirebilir. İçimizdeki çocuk modlarını anlamak yolunda gitmeyenleri değiştirmek için bir anahtardır.

Mutlu çocuk moduna nasıl geçebiliriz? Bu herkeste değişir mi? (Hobilere göre mi, kendini mutlu hissettiği alanlar mı? )

Mutlu çocuk modu neşe, eğlence, spontanlık ve huzurla karakterizedir. Hoşumuza giden şeylerle uğraştığımızda, kendimize iyi gelen eylemlerde bulunduğumuzda mutlu çocuk modunu devreye sokarız. Herkes farklı şeylerden keyif alabileceği için mutlu çocuk modu davranış bazında farklılık gösterebilir. Örneğin, yastık kavgası yapmak, şarkı söylemek, zıplamak, doğayla iç içe olmak gibi eylemler mutlu çocuk modunu ortaya çıkarmak konusunda size fikir verebilir.  Her zaman mutlu çocuk modunda olmak tabii ki mümkün değildir. Ancak, dinlenme veya nefes alma ihtiyacı hissettiğimizde, günlük stres faktörlerinden uzaklaşmak istediğimizde bize iyi gelecek kişilerle olmak veya aktivitelerde bulunmak mutlu çocuk modunu devreye sokacaktır. 

Sağlıklı yetişkin modunu nasıl güçlendirebiliriz?

Sağlıklı yetişkin modu işlevsel ve gerçekçi bir bakış açısına sahiptir. Sağlıklı bir yetişkin olumsuz duygular yaşadığında dengeli değerlendirmeler yapabilir. Bu moddayken çocuk gibi değil yetişkin gibi hissederiz. Sağlıklı yetişkin modunu güçlendirmek içimizdeki çocuk modlarını anlamakla mümkün. İncinmiş çocuğu teselli ederek, ona şefkat göstererek, kızgın çocuğun ihtiyaçlarını anlayıp öfkelenmeden ifade etmesine yardımcı olarak ve dürtüsel çocuğa sınır koyarak sağlıklı yetişkin tarafımızı güçlendirebiliriz. 

Kısaca, sağlıklı yetişkin modumuzda kendi isteklerimiz ve başkalarınınki arasında denge kurarız, üzüntümüze sahip çıkarız, bize iyi gelen şeyler yaparak mutlu çocuk modunu devreye sokabiliriz. 

İçimizdeki mutlu çocukla sağlıklı yetişkin modumuzu dönüştürmeyi başarabilirsek ne olur? Bu mümkün mü?

Mümkün. Mutlu çocuk moduyla sağlıklı yetişkin modunun ortak noktaları vardır. Mutlu çocuk modunu aktif hale getirebilen kişilerin genellikle güçlü bir yetişkin modu vardır. Tam tersi de geçerlidir. Sağlıklı yetişkin modu zaten mutlu çocuk modunu destekler, yeri geldiğinde mutlu çocuk modunu devreye sokar ve güçlendirebilir. Sağlıklı yetişkin, içindeki çocuğu mutlu etmek ve keyif alabileceği şeylere yönlendirme konusunda yetkindir veya bunu öğrenebilir, öğrenmek için çaba sarf etmeye gönüllüdür. Sonuç olarak mutlu çocuk ve sağlıklı yetişkin modlarımızın geliştiği ölçüde daha doyurucu ve keyifli bir yaşam sürme olasılığımız artar. 

Senin MÜMKÜN mesajın ne?

Hayatta iyi veya kötü, olumlu veya olumsuz her şey mümkündür. Zaten yaşayarak hepimiz her şeyin mümkün olduğunu görüyoruz. Her şey insanlar için. Ancak şunu söyleyebilirim ki mutlu çocuk modumuzu güçlendirmeyi öğrenirsek mutlu olmak gayet mümkün!

 

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

dilara_duman
Kendini dönüştürme yolculuğunda, dönüşümün en etkin yolunun bilgiyi aktarmak olduğuna inanıyor. Çok satanlar listesinden inmeyen yazar ve kişisel gelişim duayeni Louise L. Hay’in geliştirdiği Heal Your Life eğitmeni. Felsefeyi de kişisel gelişim yolculuğunun bir parçası olarak görüyor.