Fotoğraf: Sebastian Pichler on Unsplash
Esenlik

Her derde deva: Orman Banyosu

“Doğada yapılan her gezintide daima aradığından fazlasını bulursun.” – John Muir

Dünyanın en uzun yaşayan insanları kim diye sorulsa çoğumuzun aklına pembe yanakları ve gülen gözleriyle doğayla iç içe yaşayan insanlar gelir. Dünya geneline hatta kısaca çevremize dönüp baktığımızdaysa artık birçok insanın, imrenilecek hayatları olanların bile ciddi depresyon, anksiyete ve diğer psikosomatik hastalıklarla savaştığına şahit oluyoruz. Belki de kendimiz bunları birebir deneyimliyoruz. Bunun başlıca sebeplerinden biri, insan doğasının hayatını dört duvar arasında geçirmek için uygun olmaması. Aksine dengemizi korumak için taze havayı solumaya, ayaklarımızın altında toprağı hissetmeye ve ağaçların arasında kuş seslerini duymaya ihtiyacımız var. Bilimsel araştırmalar da doğada zaman geçirmenin insan sağlığı ve becerileri üzerine önemli etkileri olduğunu kanıtladı. Örneğin doğada ve şehirde üç gün seyahat eden iki grup ile yapılan bir çalışma; doğada kalmış olanların vücudunda virüs ve kanser ile savaşan bağışıklık hücrelerinde ciddi artış gözlemledi. Hem de bu etkinin tatil dönüşünden sonra bir aydan uzun süre devam ettiği görüldü. Bir başka araştırmaysa aynı hastanede safrakesesi ameliyatı geçirmiş hastalar arasında yapıldı. Doğa manzarası olan ve olmayan odalarda kalan hastalar arasında doğa görenlerin daha hızlı iyileştiği ve çok daha az ağrı kesiciye ihtiyaç duydukları fark edildi. Bir diğer araştırmaysa, ofiste bitki bulundurmanın çalışanların aldığı yıllık izin sayısını önemli ölçüde indirdiğini ortaya çıkardı.

O ZAMAN ORMAN BANYOSUNA BUYRUN

1982’de Japonya’da Ulusal Sağlık Programı doğrultusunda vatandaşların stres seviyesini düşürmek için oluşturulmuş bir çalışma olan Shinrin-Yoku, Türkçe’ye “Orman Banyosu” ya da “Orman Terapisi” olarak çevriliyor. Ormanda yürüyüş esnasında yapılan bu çalışmayı, profesyonel bir rehber eşliğinde spesifik bir fiziksel ya da ruhsal hastalık üzerinde çalışarak ya da bireysel olarak gerçekleştirebilirsiniz. Bireysel yapmayı tercih edenler için işte Orman Terapisi rehberi:

SHİNRİN-YOKU’NUN BEŞ ADIMI

1.Anda olmak iyileştirici yürüyüşümüzün temel ve ilk adımı. Kendimizi tamamen buraya, şimdiye, içinde bulunduğumuz anın deneyimine teslim etmek için telefonu uçak moduna alıp dikkat dağıtıcı etkenlerden uzak olduğumuza emin olduktan sonra bilinçli adımlarımız atmaya başlayabiliriz. Varılacak bir hedefimiz, yetişecek bir yerimiz yok; rotamızı belirlememiz yeterli. Yürüyüşümüze tamamen sessizlik içinde ya da yanımızda biri varsa dünyevi, bizde stres uyandırabilecek şeyler yerine ormanla ilgili anlık deneyimlerimizi paylaşarak devam ediyoruz.

2.Ormanı dolduran iyileştirici sesler; kuşlar, ağustosböcekleri ve rüzgârda titreyen yaprakların hışırtısı… Ormanın ferahlatan havası ve çiçeklerin mis gibi kokusu… Havanın derecesi, rüzgârın esintisi, adımlarımızın toprakta çıkardığı ses ve güneşin ağaçlar arasındaki ışık oyunlarının farkındalığıyla ormanda bütünüyle var oluyoruz.  Zihni boşaltıp eve dönüşü, zamanı ve hayatın geri kalanını unuttuğumuz bu terapide, ormanı beş duyumuzla hissetmemiz önemli. Yeşilin kaç tonunun önümüzde olduğunu sayabilir, yere uzanıp bizi destekleyen toprağı bedenimizde hissedebiliriz. İçimizden gelirse koala gibi ağaca sarılabilir ve güçlü titreşimlerini alabilir, hatta güvenli olduğuna eminsek ağaçtan kopardığımız bir meyvenin tadına bakıp ağzımızda verdiği tüm hislere yoğunlaşabiliriz. Çantamıza koyduğumuz atıştırmalıkların tadını almak için de güzel bir zaman. Yorulduğumuzdaysa oturacak bir yer buluyoruz; devrilmiş bir ağacın gövdesi ya da bir kayanın tepesi, içgüdülerimiz bizim için nereyi seçerse. Tüm duyularımızı geliştirmek ve bu güzel deneyimi hatırlamak için yanımızda kağıt kalem getirip deneyimlediklerimizi yazabilir hatta çizebiliriz.

3.Yürürken, otururken ya da ayakta dururken daima derin nefesler alıyoruz. Önce karın, sonra akciğerler ve en son da köprücük kemiklerinin şiştiğini hissederek yavaş yavaş ağaçlar tarafından salgılanan yararlı fitonsitlerin bedenimize girdiğini deneyimliyoruz. Keyfin ve sakinliğin doruklarına çıkarken insan olma deneyimini eşsiz ve gizemli şekliyle yeniden tadıyoruz.

 4.Zihin sürekli karmaşık düşünceler üretmeye alışıktır, akıp gitmelerine izin veriyoruz. Derin nefesimizle endişelerin zihnimizin gökyüzünde dolaşan bulutlar olduğunu hayal edip rüzgârın onları süpürmesine izin veriyoruz. “Düşünceler” deyip geçiyor; reddetmeye ya da durdurmaya çalışmadan, incelemeden ve yargılamadan bırakıp gidiyoruz. Arzu edersek meditasyon, yoga, esneme hareketleri, tai chi veya çigong pozisyonları da yapabiliriz.

 5. Orman Terapisi, dünyanın bazı bölgelerinde oranın yöresel bitkilerinin karışımını içeren bir çay seremonisiyle tamamlanıyor ancak bu aşama şart değil. Önemli olan bütünün bir parçası olduğumuzun bilincindeyken etrafımızı çevreleyen bitkiler, hayvanlar, bütün insanlar ve gökyüzündeki bir yıldızın sıcaklığıyla güzelleşen bu gezegenle bir olma sihrini deneyimlemiş olmamız. Evrenin bir parçası olduğumuzu, ondan ayrı olmadığımızı içimizde parlayan ışığın dinginliğiyle kabul ediyoruz. Biz evreniz, evren de biz.

Bazı deneyimler bizde farklı kapılar açar; cevaplanmamış soruları, çözemediğimiz sorunları, yarım kalmış olanları aydınlatır. Çünkü iyileşme en iyi içten dışa olur. Ve doğa, bizi hiçbir zaman karşılıksız bırakmaz. Ona vereceğimiz zaman, enerji ve özveri bize sağlık, dinginlik ve ilham olarak geri döner. Dünyada doğayla entegre şehirler yavaş yavaş oluşmaya başlasa da istediğimiz her an soluğu ormanda almak birçoğumuz için zor; bunun için evlerimizde de yapabileceğimiz bazı shinrin-yoku teknikleri var.

EVDE SHİNRİN-YOKU:

Doğa belgeseli: Artık birkaç tıkla televizyon ya da internet üzerinden zihnimizi kısmen de olsa ormana ışınlayıp birkaç duyumuzu harekete geçirecek birçok belgesel mevcut. Örneğin; Netflix yapımı “Our Planet”, Discovery Channel’dan “Planet Earth” ya da BBC’nin “Life” belgeselleri tavsiye edeceklerimiz arasında.

Ev bitkileri: Bir bitkinin toprağını veya saksısını değiştirmek bile insana nasıl keyif veriyor… Yeşilin sakinleştirici etkisi tartışılmaz ancak, sadece gözümüze hitap etmek dışında ev bitkilerinin, havayı görmesek de evimizin her köşesinde bulunan toksinler yani uçucu organik bileşen ve zararlı partiküllerden arındırdığı bilimsel olarak kanıtlandı. Dolayısıyla sessiz dostlarımıza evimizde daha çok yer açmak dekorasyonla birlikte sağlığımız için de oldukça değerli.

Esanslar: Havayı temizlemek, ruhu tazelemek, konsantrasyonu arttırmak hatta enerji vermek; ulaşılmak istenen amaca göre kokusunu da sevdiğiniz güvenilir bir uçucuğu yağı difüzör veya buhurdan yardımıyla kullanabilirsiniz. Yarım saat difüzör ile kullanılan uçucu yağların partikülleri havada iki veya üç saat boyunca dolaşmaya devam edeceğinden etkisini uzun süre görebilirsiniz.

Doğa sesleri: Sokağa çıkma yasaklarında durma noktasına gelen hayatla beraber yeniden duyup mutlu olduğumuz kuş seslerini dinlemek için artık onları kafeslere hapsetmek zorunda değiliz. Çalışırken, meditasyon yaparken ya da kitap okurken arka plan sesi olarak kuş, nehir ya da yağmur gibi ruhunuza iyi gelecek herhangi bir doğa sesi endişe ve stresi azaltırken konsantrasyon ve huzur halini arttırmak için oldukça faydalı.

DOĞANIN ÜSTÜN DEĞİL, DOĞANIN TA KENDİSİYİZ

Tansiyon, depresyon, anksiyete, enfeksiyon, uyku, konsantrasyon, libido ve cinsel enerji, kan şekeri, göz ve kalp sağlığı ile ameliyatlardan sonra iyileşmeyi hızlandırma gibi birçok faydası olan ormanla etkileşimimizde bize gerçek özgürlük hissi ve benliğimizi tanıma imkânı sunmasının da oldukça eşsiz bir yanı var.

Bunu kimi zaman unutsak da biz doğadan üstün ya da ayrı değiliz; biz doğanın ta kendisiyiz ve bu gerçeğimizden uzaklaştığımız her an zihin ve bedenimize ihanet edip karşılığını fiziksel ve ruhsal sağlığımızla ödüyoruz. Faydalarını uzun süre göreceğimiz ve hepimizin birkaç saat yolculukla ulaşabileceği bir ormanda kendi terapinizi yapabilir ya da bu hizmeti sunan bir yerde hafta sonunuzu bu alanda uzmanlaşmış bir rehber eşliğinde değerlendirebilirsiniz. Vereceği zindelik, yenilenme ve iyileşmenin yanında yolun ne önemi var ki?

“Dağlara gitmek eve dönmektir.” – John Muir

Kaynak:

“Shinrin-Yoku- Orman Banyosu” – Francesc Miralles, Hector Garcia

https://time.com/5259602/japanese-forest-bathing/

https://www.natureandforesttherapy.earth/about/the-practice-of-forest-therapy

https://foresttherapyinstitute.com/what-is-forest-bathing-and-forest-therapy/

https://www.health.harvard.edu/blog/can-forest-therapy-enhance-health-and-well-being-2020052919948

Fotoğraf: Sebastian Pichler on Unsplash

©mümkün dergi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Yuka Ajans Yay. ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmesi ve/veya habere aktif link verilmesi halinde dahi kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

ozge-ureyen
Lisans ve yüksek lisans eğitimlerini psikoloji alanında, kurumsal kariyerini danışmanlık ve Getir şirketlerinde tamamladı. Psikolog ve yazar kimliklerini ruhsallıkla birleştirerek yazılarını kaleme alıyor.